Sayfalar

Gerçekten muhalif misin?



Türkiye'nin 15 yıla yakalaşan bu karanlık döneminden rahatsız olan herkes, bazı noktaların farkına varmanız gerekiyor.

Sizi huzursuz, mutsuz ve umutsuz bir insana çeviren bu düzene muhalifseniz bazı sorumluluklarınız var.

Muhalif derken; Gezi'de vahşice savrulan copların, vicdansız mermilerin, biber gazlarının içinde kalmış insanlardan bahsediyorum. 16 Nisan'da Hayır diyecek olan insanlardan bahsediyorum. Vizyon sahibi, aklı başında, çağdaş, çalışkan, aydınlık insanlardan bahsediyorum.


Şu anda Türkiye'de vasatlıkla lümpenlikle cehaletle ve kötülükle mücadele ediyoruz. Amiyane tabirle sığırlıkla ve çomarlıkla savaşıyoruz.

O yüzden sizler;

"Kitap pek okuyamıyorum; filmi çıkarsa izliyorum." diyemezsiniz.

Recep İvedikleri, Kolpaçinoları, Düğün Dernekleri izleyemezsiniz.

Çağdaş sanat galerisine gidip "Bu ne şimdi, ben de yaparım" diyemezsiniz. "Festival filmi izleyemiyorum fenalık geliyor, altyazı okuyamıyorum." diyemezsiniz. "Opera/müzikal/bale/tiyatro bana göre değil, en mainstream sinema filmleri yeterli." diyemezsiniz. "Fularlı/entel" diyerek güya insanları aşağıladığını sananlar gibi düşünemezsiniz. Sanatı küçümseyen, köstek olan, sansürleyen, ucube diyen, sergi basan insanlarla aynı söylemleri paylaşamazsınız.

"Dil bilgisi çok da önemli değil. Bağlaçları birleşik yazıyorum, noktalama işareti kullanmayı bilmiyorum. Ya sonuçta ne yazdığımı anlamıyor musun?" diyemezsiniz. Hatasız tek bir cümle dahi yazamayan, cahilliği düstur edinmiş insanlarla aynı alışkanlıkları gösteremezsiniz.

Holiganca futbol izleyemezsiniz. "Takım tutar gibi" takım tutamazsınız. Embesil ergenler, kahve köşelerinde sürten barzolar gibi derbi sonrası "Koyduk mu? Siktik mi? Kızlığınızı bozduk mu? Tecavüz ettik mi?" falan yazamazsınız. Konu futbol diye, analojiler üzerinden edepsizlik yapamazsınız.

İddia bayilerinde, bahis sitelerinde vakit çürütemezsiniz.

Survivor izleyerek, evlilik programı izleyerek beyninizi boşaltamazsınız.

Kadın, hanımefendi yerine bayan; eşcinsel yerine ibne, ılık diyemezsiniz. Dil ve davranışınızda kadınlara, lgbti+ kişilere duyarsız unsurlara yer veremezsiniz. Dünya bunları aşarken sokaktaki düz adamın düşündüğü şekilde düşünemezsiniz.

Sizin standartlarınız dışında giyinen/konuşan/hareket eden birisine gözünüzü dikip bakamaz, yanınızdan geçerken gülemezsiniz. Şortu kısa diye bazen mırıldanan ama bazen tekme atan öküzlerle aynı düşünceleri daha hafif düzeyde de olsa paylaşamazsınız.



"Hayvanlar açmış tokmuş, üşümüş eziyet görmüş bana ne." diyemezsiniz. "Ben hayvanları pek sevmiyorum." diyemezsiniz. Karşınızdaki; hayvanlara eziyet eden, onları pislikle itham eden, dışlayan, yok etmeye çalışan içi çürümüş sevgisiz insanlar gibi davranamazsınız.



"Sinyal vermiyorum, polis yoksa emniyet şeridine giriyorum, yol boşsa kırmızıda geçiyorum." diyemezsiniz. Kaldırıma, bisiklet yoluna, engelli rampasına, yaya geçidine araç park edemezsiniz. Trafikte kapalı bir araba içinde olmanın yarattığı anonimlik ilüzyonu ile tuğra stickerlı doblo şoförü gibi hareketler yapamazsınız.

Şehir içinde parklara gidip leş gibi mangal yakamaz; sporunu yapan, oyun oynayan, bisiklete binen, sosyalleşen insanları dumana boğamazsınız.

"Ufak bir şeyse yere çöp atabiliyorum, çocuğumun/evcil hayvanımın pisliğini toplamıyorum." diyemezsiniz.

"Öyle her gün duş alamıyorum, deodarant sıkmıyorum, dişimi fırçalamıyorum, temiz giyinmiyorum." diyemezsiniz.

Bilimi takip etmeme ve tek hakiki rehberiniz olarak bellememe lüksüne sahip değilsiniz. Karşı taraf Tübitak'ın başına hayvanat bahçesi müdürü atıyor, dengelemek zorundasınız. "Evrime falan inanmıyorum, zaten boşuna teori dememişler kesin olsa kanun olurdu." diye cahil bir gerzek gibi konuşamazsınız. (Evrim kesindir, gerçektir ve ispatlanmıştır. Üzerinde çalışılan ve ispatlanmaya çalışılan evrimin mekanizmalarıdır. Evrimin olup olmadığını değil nasıl olduğunu araştırır.)



"İfade özgürlüğü tamam ama bazı şeylerin mizahı yapılamaz, laf söylenemez." diyemezsiniz. Kişileri fiziksel olarak incitemez veya dolaylı olarak incinmelerini sağlayacak şekilde birilerini provo-ke edemezsiniz ama kavramlar, konseptler, olgular, devletler, milletler, dinler, diller, felsefeler, fikirler tartışmaya, mizaha açıktır.





Irkçılık yapamazsınız. Bunu muhalif sosyal demokratı da muhalif liberali de muhalif Kemalisti de yapıyor. "Ermeniler de biraz şöyle, Yahudiler biraz böyle, Yunanları hiç sevmem, ırkçı değilim ama Araplar çok pis millet, Kürtlerin hepsi kalleş, terörist; batılılar şöyle doğulular böyle." diyemezsiniz. İslamcının, ülkücünün bu hastalıklı dilini benimseyemezsiniz. "Türkler" şöyledir gibi bir tanımın içine Fazıl Say ile Tayyip'i veya Ali İsmail Korkmaz ile bir ak-trolü nasıl aynı anda koyamıyorsak bu az önce saydığım tüm kategoriler için de geçerli.



2017 Türkiyesinde yaşayamayan sadece hayatta kalmaya çabalayan bir muhalif olarak karşınızdaki cahil, lümpen, kötü insanların yaptığı hiçbir şeyi yapamazsınız. Bunları yaparak bu toplumu kalkındıramaz karşınızdaki bu sığ fikirlileri yenemezsiniz. Bu yazının yazarı da tüm bu sayılanları her daim mükemmel olarak hayatına geçiremiyor olabilir ama mesele farkında olmak ve devamlı düzeltmeye uğraşmak.

Farkında olun. Dilinizin, hayat görüşünüzün, yaşantınızın, davranışlarınızın farkında olun. Türkiye, tarihinin en karanlık dönemlerinden geçiyor. Aydınlık, çağdaş, bilime ve sanata önem veren, insanları  cinsiyetiyle, yönelimiyle, ırkıyla, milletiyle her şeyiyle seven kabul eden, kafası çalışan, diline ve haraketlerine her daim dikkat eden örnek muhalifler olmadığımız sürece bu karanlıktan kurtulmamız veya kurtulacak kuşakları yetiştirmemiz mümkün değil.